The International Press Institute (IPI) and its affiliate, the South East Europe Media Organisation (SEEMO), today condemned Turkey’s prime minister’s accusation that a journalist was a traitor for revealing that the government secretly profiled and monitored citizens based on their religious beliefs and affiliations.

Prime Minister Recep Tayyip Erdogan on Saturday told a crowd that daily Taraf reporter Mehmet Baransu committed “sheer treason” when he reported late last month that the government in 2004 endorsed an “action plan” developed by Turkey’s National Security Council (MGK) targeting the religious movement headed by Islamic scholar Fethullah Gulen.

On Friday, prosecutors opened a probe targeting Baransu and Taraf with charges that reportedly could carry from 26 to 43 years in prison. The English-language Hurriyet Daily News reported that potential charges include obtaining documents regarding state security, political or military spying, exposing documents regarding the state’s security or political good, and revealing forbidden information.

Complainants reportedly include Erdogan’s office and Turkey’s National Intelligence Organisation (MIT), in addition to the MGK.

IPI’s Turkish National Committee on Sunday criticised the probe and urged authorities to withdraw the criminal complaints, noting that Turkish courts have thrown out journalists’ convictions in cases involving similar circumstances. The Committee argued that the information leaked to the news outlet was in the public interest and that journalists should not be punished for conveying such information to the public. It also called on the government to respect journalists’ right to protect confidential sources.

IPI and SEEMO echoed the Committee’s call to withdraw the criminal complaints.

“State secrecy laws are not inherently illegitimate, but they must clearly define what material may be kept secret and they must be applied very narrowly,” IPI Press Freedom Manager Barbara Trionfi said. “That is, in a manner prescribed by law that is necessary in a democratic society for the protection of a legitimate aim. The public interest in dissemination is a core element that must be considered when determining whether certain information can be restricted.

“Here, the information at issue certainly seems to be in the public interest and we urge the government not to react by targeting the messenger.”

Baransu’s revelations support reports of a growing rift between Erdogan’s ruling Justice and Development Party (AKP) and the Gulen movement, known in Turkey as Cemaat, which had been political allies. The chair of IPI’s Turkish National Committee, Kadri Gursel, detailed the growing “AKP-‘Cemaat’ War” in an article posted Sunday on the website Al Monitor.

The full text of the statement by IPI’s Turkish National Committee, issued in Turkish, appears below.

———————————————————————————————-

8 Aralık 2013
Gazeteciyle Değil Sızdıranla Uğraşın

Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu’nun “Gülen’i Bitirme Kararı 2004’te MGK’da Alındı” manşetine konu olan haberiyle ilgili Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu’nun başlattığı soruşturmayı kaygıyla izliyoruz.

Dosyanın Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. Maddesi ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi ve soruşturmaya konu suçların toplamda 26 yıldan 43 yıla kadar hapis cezası istemini öngörmesi, basın özgürlüğü konusunda endişelerimizi daha da artırıyor.

Ulusal Komitesi’ni oluşturduğumuz Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) Edward Snowden ve WikiLeaks belgeleri konusunda vurguladığı iki temel ilke, Baransu vakasında da geçerlidir. Buna göre;

1) Devlet sırları meşru yasalara dayanır; fakat güvenliği esas alan bu yasalar, basın ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere insan haklarına aykırı şekilde genişletilerek uygulanamaz.

2) Kamuoyunda tartışmalara neden olan tüm bu vakalarda bilginin yayılması, kamu yararına hizmet etmiştir ve bu durumu sınırlandırmanın meşru bir amacı görülmemektedir.

Bu çerçevede;

1) Gizlilik şerhi, o belgeler sızdırıldıktan sonra artık kalmaz. Ortada bir suç varsa, bu sızdıranındır. Belgeyi alan gazeteci, belgenin sahte olup olmadığına dair gerekli kontrolleri yaptıktan sonra, kamu yararı açısından değerlendirerek onu yayınlar.

2) Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde belirtildiği üzere, “gazeteci, kaynakların gizliliği ilkesi uyarınca, kaynağını açıklamaya ve tanıklık yapmaya zorlanamaz. Kaynağı izin verdiği takdirde gizlilik ortadan kalkabilir. Kaynağı tarafından açıkça yanıltıldığı durumlarda gazeteci kaynağını açıklayabilir.”

3) Taraf gazetesinde yayınlanan belgeyi bilmek, halkın kendi düşüncesini doğru temellerde oluşturup gerçek milli iradeyi ortaya çıkartacak kararı almasına katkı sağlar. Halkın haber alma hakkının önemi de buradadır.

AİHM içtihatlarını da dikkate alarak geçmişte MGK belgelerinin sızdırılmasıyla ilgili en az üç davada Türkiye’deki mahkemelerin gazeteciler hakkında takipsizlik kararı verdiğini hatırlatıyor, hapisteki onlarca gazetecinin arasına bir yenisinin eklenmemesini garanti etmek için yetkilileri suç duyurularını geri çekmeye çağırıyoruz.

Basın Enstitüsü Derneği

———————————————————————————————-

If you have any questions or would like more information about this statement, please contact IPI Senior Press Freedom Adviser Steven M. Ellis at +43 (1) 512 9011 or email sellis [at] freemedia.at.